“İrade Eğitimi” ya da İnsan Doğru Bildiğini Neden Yapamaz?

Peki, insan doğru bildiğini her zaman yapabilir mi?

Eğer yapamıyorsa, neden?

“Genel olarak koşulların uygun olmaması gerekçesini” bir kenara koyarsak, insan doğru bildiğini neden yapamaz?

En önemli nedenlerden birisi, bu yazının da konusu olan “irade zayıflığı” olsa gerek.

Soru(n), bu!

İrade (istenç), sık kullandığımız bir kavram. Çok önemli. Anlamlı ve özgür bir yaşamın temel boyut ve gerekliliklerinden birisi. Özgür irade ile yaşanmayan bir hayat bize ait bir hayat değildir çünkü. İrademizin belirlemediği ve biçimlendirmediği bir hayat başkalarının düşünceleri, doğruları ile yaşadığımız, onların dedikleri ve istedikleri gibi yaşadığımız bir hayat anlamına gelir. Ayrıca irademizi kullanmadan özgür olamayız. Dolayısıyla özgür bir hayat için irademizin güçlü olması ve onu kullanabilmemiz zorunludur. Üretken bir hayat için de gereklidir irade. Doğrularımızı, ilkelerimizi, değerlerimizi hayata geçirmenin, uygulamanın, onlarla yaşayabilmenin biricik gücüdür o. Hayatlarımız için belirlediğimiz amaçlara, hedeflere ulaşmanın en önemli aracı aynı zamanda. Dünyanın en güzel hayallerine ve en anlamlı hedeflerine de sahip olsak, iş gelip, onları gerçekleştirebilme gücüne sahip olmamıza dayanmaz mı? Bu güç olmadan, bu gücü kullanmadan hayatımızdaki her şey söylem düzeyinde kalabilir. İşte, söylemi eyleme dönüştüren güçtür irade.

İrade, akla, aklın ilkelerine dayalı olarak eylemlerimizi özgürce belirleme yetisi ya da bir şeyi yapma ve yapmama gücü olarak tanımlanabilmektedir. Türkçe Sözlük de “karar verme” vurgusuyla bir tanım yapmış: ‘Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç ve istek, dilek.” Kanımızca sadece karar verme, istek, dilek değil aynı zamanda karar verdiğimizi, istediğimizi, dileğimizi yaşama geçirme gücüdür irade. Böyle bakıldığında, irade sahibi insanı, özgürce isteyen, bilen ve istediklerini yapabilen insan olarak düşünebiliriz. Daha açıkçası, irade, insanın özgürce istediğini yapabilme, istemediğini yapmama gücüdür. Yani irade bir güçtür; içsel bir güç. Ancak o, aynı zamanda, öğrenilen, kazanılan bir beceridir.

İrade, bir boyutuyla ve öncelikle, kendimiz için doğru bulduğumuz yaşam ilkeleri belirlemek, bunları hayata geçirme gücü kazanmak ve bu ilkeler doğrultusunda yaşamak anlamına gelir.

Ancak irademizi güçlendirmek ve kullanabilmek öyle kolay bir iş değil. Hatta çok zor.

İradenin yaşamımızı belirleyen, biçimlendiren bir güç, bir araç ve aynı zamanda kazanılan bir beceri olması doğal olarak onun nasıl kazanılabileceği sorusunun önemi artırıyor.

İradenin nasıl kazandırılıp, güçlendirilebileceği sorusundan yola çıkan Fransız pedagog, eğitimci ve radikal düşünür Jules Payot o bildiğimiz çok ünlü, çok okunan ve hala tartışılan eserini yazmış: İrade Eğitimi.  Kitap 1800’li yılların sonlarında yazılmış. 130 yıl geçmiş üzerinden. Bu süreçte İrade Eğitimi kitabının etkileri çok geniş ve derin olmuş. Onu günümüzde eleştirenler, gerçekçi bulmayanlar, “modası geçti” diyenler de var, ciddi biçimde dikkate alanlar, önemli ve kullanılabilir olduğunu dile getirenler de. Bu kitapla ilgili neredeyse tüm tanıtım yazılarında Cemil Meriç’in sözleri alıntılanır: “Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.” Yazarın bu ifadesi İrade Eğitimi kitabının etki özeti gibidir.

Payot bu kitabı yazmak için “insan değişir/değiştirilebilir, insan karakteri büyük ölçüde doğuştan gelmez, oluşturulur,” ilkesinden yola çıkar. O dönemde buna karşıt görüş, “insanın karakteri doğuştan getirdiği genetik özelliklerle belirlenmiştir, insanın karakteri değiştirilemez”dir. Bu durumda Payot sorar: Mademki insan karakteri oluşturulamaz ve değiştirilemez, doğuştan geldiği gibi kalır, o zaman biz niye okullar açıyoruz ve eğitim veriyoruz?”

Payot’nun temel savlarını şöylece sıralayabiliriz:  İrade çok önemlidir, irade eğitimle ve çeşitli alıştırma ve uygulamalarla oluşturulabilir ve zayıf irade güçlendirilebilir. Bir de çok önemli bir şey söylüyor ve “irade, geleceğin bizim istediğimiz gibi olmasını sağlayabilecek temel araçtır,” diyor.

Kitabın temel hedef grubu entelektüel çaba içindeki üniversite öğrencileri olmakla birlikte, kitap, kanımızca entelektüel uğraş içindeki herkes, eğitimciler ve ebeveynler için de son derece kafa açıcı bir yapıttır. Puyot, yapıtında öncelikle irade kavramını irdeler ve irade zayıflığının nedenlerini ortaya koymaya çalışır. Daha sonra insanı bu irade zayıflığından kurtaracak duyguları güçlendirecek, bu konuda zayıflığa neden olan etkenleri yok edecek düşünsel ve özellikle uygulama/pratik önerilerinde bulunur. İradenin bu alıştırmalarla kazanılabileceğini, güçlendirilebileceğini anlatır.

Payot’nun İradenin Eğitimi kitabında öne çıkardığı ve tartıştığı, katıldığımız-katılmadığımız düşüncelerini kısaca özetleyelim.

Kısaca, “zayıf ve kararsız bir arzuyu kalıcı bir iradeye dönüştürmek” olarak tanımlar irade eğitimini Payot. İrade, duygularla baş etme, onları yönetebilme, benliğimize egemen/hakim olabilmedir ve dayandığı temel unsurlar disiplinli çalışma, akıl, sabır, tekrar, kararlılık, duyarlılık, derin düşünme, enerji ve sürekliliktir. Bunlar olmadan iradeyi yaratabilmek, güçlendirmek ve kullanmak olanaklı değildir.  Payot’ya göre irade ile en yoğun ilişkiye sahip, iradeyi en çok zayıflatan, iradenin neredeyse düşmanı sayılabilecek insan gerçeği duygulardır. Duygunun bilgiden, fikirden daha güçlü olduğunu; düşüncelerimize hakim olabileceğimizi ancak duygulara hakim olmada büyük zorluklar yaşadığımızı dile getirir ve irade zayıflığı nedeniyle doğru bildiğimizi yapamayabileceğimizi söyler.  Duyguların (örneğin, kin, nefret)  aklı köreltebileceğini savunur. Ancak doğru kullanıldığında duyguların çok olumlu işlevleri olduğunu da vurgular. Hatta bunun için akla duyguyu, duyguya da aklı katmak gerektiğini, iradenin en önemli güçlendirilme yolunun bu olduğunu belirtir.

Payot’nun iradenin güçlendirilmesi için altını çizdiği kavramlar ve somut önerileri (pratik alıştırmalar) var. Ancak söz konusu önerilerin ağırlıkla entelektüel uğraş içinde olanlara yönelik olduğunu vurgulamalıyız.

İlk sıraya disiplinli, düzenli ve çok çalışmayı koyuyor Payet. Bir başka deyişle, irade eğitimi bir anlamda tembellikle mücadeledir. Tembel insanın iradesinin güçlü olması beklenemez. Çünkü insan irade gücünü ve becerisini “yapa yapa, çalışa çalışa” kazanır.

Güçlü bir irade için belki de ilk sırayı paylaşacak unsur akıl, akılcı yaşam, aklı güçlü biçimde kullanmak, çeldirici uyaranlara akıl ile karşı koyabilmektir. Davranış ve eylemlerimizi aklın yönettiği, akla dayalı bir hayat, irade ile yaşanan bir hayattır.

İrade için bir diğer önemli unsur odaklanma, yoğunlaşma, dikkati uğraştığımız konu üzerine verme, o konudan uzaklaşmama, dağılmamadır. Bunlar iradeyi geliştirmede son derece pratik yarar sağlar.

İrade geliştirmede en çok vurgulanan alıştırma/uygulama uzun süreli derin düşünmedir. Çalıştığımız konu üzerinde çeldirici, dikkatimizi dağıtıcı uyaranlardan uzaklaşıp, bol bol derin düşünmemiz önerilir. Bunu, örneğin, doğada yürüyerek yapmak düşünmeyi daha da verimli hale getirir. Günümüzde genel olarak üç ekranlı (cep telefonu, bilgisayar ve televizyon), sosyal medyalı, hareketli, renkli, boş, abur cubur konuşmalarla dolu, “zaman yiyici”  toplumsal hayatlar yaşayan çocuklar, gençler ve elbette yetişkinler için de en zor irade geliştirme alıştırması bu olsa gerek. Oysa entelektüel çabanın temeli düşünmek, derin düşünmektir. Düşünmeyi, derin düşünmeyi alışkanlık ve bir yaşam kültürü haline getirmek gerekir kısaca. Kuşkusuz derin düşünmeyi eylemle bütünleştirmek de çok önemli irade eğitimi için.

İradeyi güçlendirmede en stratejik konulardan birisi akıl-duygu ilişkileri olsa gerek. Payot tutkuları, arzuları, duyguları irade eğitiminde genel olarak son derece tehlikeli ve olumsuz unsurlar olarak görmekte ve bunlardan mümkün olduğunca uzak durmayı savunmaktadır. Bu tür yaklaşımlarda Antikçağın bazı felsefi akımları ile yüzlerce yıl sürmüş Ortaçağ’ın dinsel temelli ideolojilerinde tutkulara, duygulara, hazlara, aşka, cinselliğe ilişkin “düşman” tavrın etkisini düşünmemek elde değil. Ve doğru bulmak da mümkün değil. Yaşamımızın diğer parçaları gibi ölçü ve nitelik temelinde yaşandığında son derece insani ve doğal hayat parçalarımızdır bunlar.  Payot’da akıl iradenin ana bileşenidir ve temel rolü oynar. Ancak iradede duyguların belirleyici etkisinden yola çıkarak, akıl ile duyguları birleştirmek, buluşturmak, kaynaştırmak gerektiğini söyler. “Akla duygu, duygulara akıl katmak” olarak formüle eder bu ilişkiyi Payot. “Aklın krallığı ve duyguların prensliğinde” yaşamalıyız der bu buluşturmanın adına.

Zaman zaman yalnızlık ve bu süreçlerde yapılan içsel yolculuklar da önemli irade geliştirici alıştırmalardandır.

Saptanmış net hedefler; akılcı ve verimli bir çalışma yöntemi; dikkatli yapılan arkadaş seçimleri; plan yapmak, planlı yaşamak; olası olumsuz durumlar için mümkün olduğunca öngörülerde bulunarak, tavrımızı ve davranışlarımızı önceden belirlemek, tesadüfe bırakmamak; küçük küçük iradi eylemlerde bulunmak; zamanı çok iyi kullanmak, zamanı boşa harcayacak eylemlerden kaçınmak; erken kalkmak, geç saatlerde çalışmamak; uyku, dinlenme, tatili ihmal etmemek; spor yapmak; fiziksel sağlığa çok dikkat etmek; başladığımız işi yarım bırakmamak; tarihte insanlık için önemli işler başarmış kişilerin (düşünce kahramanlarının) yaşam öykülerini okumak irade eğitimi için önerilen pratik alıştırmalar arasındadır. Çok kuru, buyurgan, eskimiş ve didaktik gibi görünmesine karşın söz konusu öneriler, bizce, üzerinde düşünmeye ve büyük bölümü uygulanmaya değerdir. Kitapta daha pek çok ayrıntı vardır bu önerilerle ilgili.

Bu yazıda gerek Payot’nun İrade Eğitimi kitabı çerçevesinde, gerekse kişisel bazı yorumlarımızla irdelenmeye çalışılan irade kavramından tanrısal iradenin sıkı sıkıya uygulanmasına dayalı inançsal iradeyi ya da bazı diktatoryal toplumsal yapı ideolojilerini hayata geçiren “çelik iradeli kitleleri” anlamamak gerekir. Bu, ayrı bir yazı konusudur. Burada bireyin kendi iradesini kullanarak özgür yaşayabilmesini sağlayan, kendi hayatlarımızı yaşamamıza olanak yaratan, istediğimizi yapma istemediğimizi yapmama gücü ve becerisi olarak iradeden söz edilmektedir.

Baştaki sorumuzu yeniden sorabiliriz: İnsan doğru bildiğini her zaman yapabilir mi?

Yapabiliyor muyuz?

İrademiz bunu ne kadar başarıyor?

Payot’nun kitabını okumanızı ve üzerine “derin düşünmenizi” öneririz.

Bu, anlamlı bir yaşamda iradenin belirleyici rolünü akıldan hiç çıkarmamak için besleyici olacaktır.

Yararlanılan kaynaklar:

Payot, Jules. (2023). İrade Eğitimi. Çev. Ali Berktay. 7.bs. İstanbul: İş Bankası Yayınları.

TDK. (2023). Türkçe Sözlük. https://sozluk.gov.tr/

Yorum bırakın